Hırka-i Şerif'in Veysel Karani Hazretlerine İntikali

Hırka-i Şerif'in Veysel Karani Hazretlerine İntikali




Hz.Muhammed (s.a.v.), dünya gözü ile göremediği Üveys'in, gösterdiği sadakat, muhabbet ve bağlılığa karşılık hırkasını çıkararak Veysel Karanî'ye hediye edilmesini Hz.Ömer (r.a.) ve Hz.Ali'ye (r.a.) vasiyet buyurmuşlardır.

Hz.Muhammed'in (s.a.v.) vefatından sonra, Hz.Ömer (r.a.) ve Hz.Ali (r.a.) Resûlullah'ın bildirdiği alametlere göre Üveys'i araştırmışlar, gerek Yemen ve gerekse Kûfe civarından Medine'ye gelen bütün kafilelere onu tanıyıp tanımadıklarını sormuşlardır. Ancak gizliliği çok şöhreti de az olduğundan onu tanıyan kimse çıkmamıştır.

Hz.Ömer (r.a.) ve Hz.Ali (r.a.) Kûfe'ye geldiklerinde, Hz.Ömer (r.a.) hutbe esnasında:
"Ey Necid'liler, kalkınız" dedi, kalktılar.
"Aranızda Karen köyünden kimse var mıdır? dedi.
"Evet" dediler.
Birkaç kişiyi ona gönderdiler. Hz.Ömer (r.a.), onlara Veysel Karanî'yi sordu. "Biliyoruz o, sizin bildiğiniz gibi biri değildir. Divanedir, insanlarla pek görüşmez" dediler.
Hz.Ömer (r.a.) "Onu arıyorum, nerededir?" buyurdu.
"Arne Vadisinde develerimize çobanlık yapmaktadır, biz de karşılığında ona akşam yemeği veririz, saçı-sakalı karışıktır, şehirlere gelmez, kimse ile sohbet etmez. İnsanların yediğini yemez, üzüntü ve neşe bilmez, insanlar gülünce, o ağlar, insanlar ağlayınca o güler." dediler.
"Onu arıyorum" dedi, Hz.Ömer (r.a.) ve Hz.Ali (r.a.) ile onun olduğu yere gittiler. Veysel Karanî'yi namaz kılarken buldular. Karşılaştıkları perişan ve pejmürde kılıklı dervişin Üveys olduğuna inanamadılar. Ancak develeri onun yanından ayrılmıyor, çevresinde duruyorlardı. Allah develerini gütmesi için bir melek vazifelendirmişti. Namazı bitirip selam verince, Hz.Ömer (r.a.) kalktı ve selam verdi, Üveys selamı aldı. Hz.Ömer (r.a.),
"İsmin nedir?"diye sordu.
"Abdullah, yani Allah'ın kulu" dedi.
"Hepimiz Allah'ın kuluyuz, esas ismin nedir?” diye sordu.
"Üveys" dedi.
"Sağ elini göster" dedi, Üveys gösterdi.
Hz.Ömer (r.a.) "Peygamber Efendimiz size selam etti, mübarek hırkalarını gönderip; alıp giysin ümmetime de dua etsin diye vasiyet buyurdu" dedi.
"Ya Ömer! Ben zayıf, aciz ve günahkar bir kulum. Dikkat buyur, bu vasiyet başkasına ait olmasın?" deyince, Hz.Ömer (r.a.):
"Hayır ya Üveys, aradığım kişi sensin. Peygamber Efendimiz senin vasfını belirtti." cevabını verdi. Bunun üzerine Veysel Karani Hırka-i Şerif'i hürmetle aldı, öptü, kokladı, yüzüne gözüne sürdü ve ardından;
"Siz burada bekleyin" diyerek yanlarından ayrıldı. Biraz ileride hırkayı hürmetle yere bırakıp, şükür secdesi için yüzünü yere koydu. Hak Teala Hazretlerine şöyle duada bulundu:

“Ya Rabbi! Sevgili Peygamber Efendimiz, ben fakir, aciz kuluna Hz.Ömer (r.a.) ve Hz.Ali (r.a.) Efendilerimizle Hırka-i Şerif’lerini göndermiş” diyerek günahkar olan bütün Müslümanların affı için dua etti. Bir çok günahkar Müslüman’ın affolunduğu bildirilince, mübarek Hırka-i Şerif’i hürmetle giydiler.



Sevgili Peygamberimiz; “Onun şefaati sayesinde Rabia ve Mudar kabilelerinin adedi kadar insanlar cennete girecektir” buyurmuşlardır.
Kısacası; Hz.Ömer (r.a.) ve Hz.Ali (r.a.) Efendilerimiz Veysel Karanî Hazretlerini araştırıp soruşturmuşlar, onu bularak mübarek emaneti kendisine teslim etmişlerdir. Ayrıca Peygamberimizin kendilerine tavsiyesine uyarak onun hayır duasını almışlardır.

Veysel Karanî Hazretleri hayatı boyunca bu mübarek hırkayı gayet itina ile korumuştur.